Assist. Prof. Dr. Şebnem Özdemir ile Yapay Zeka Üzerine Röportaj Yaptık.
  1. Anasayfa
  2. Röportaj

Assist. Prof. Dr. Şebnem Özdemir ile Yapay Zeka Üzerine Röportaj Yaptık.

İçerik gizle

Siz değerli okuyucularımız için, saygıdeğer konuğumuz Assist. Prof. Dr. Şebnem Özdemir ile “Yapay Zekanın Teknolojik Gelişimi ve İnsan Hayatında Teknolojiye Etkisi” hakkında sohbet fırsatı yakaladık. Bizlere zaman ayırıp röportajımıza katkı sağladığı için kendilerine teşekkür ediyoruz.

Merhabalar, kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?

Merhaba, Şebnem Özdemir. Matematik Lisans mezuniyetinin ardından bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra akademisyenlik maceram başladı. Biri matematik eğitimi diğer enformatik (bilişim) olmak üzere iki yüksek lisans derecem mevcut. Yine bilişim alanında doktoramı tamamladım. Doktora sonrası çalışmalarım için Amerika’da bulunan Worcester Polyteknik Enstitüsü’nde bulundum. Aynı zamanda dünyanın en iyi üniversitelerinden biri kabul edilen Massachusetts Institute of Technology (MIT)’deki Bilgisayar Bilimleri ve Yapay Zeka Labına kabul aldım. Halen ortak projeler için oradaki görevim (Araştırma İşbirlikçisi) sürüyor. Şu anda İstinye Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü’nün Bölüm Başkanlığı görevini yürütüyorum. Özellikle sosyal alanlarda ve insana, hayata dokunan noktalarda yapay zeka ve veri biliminin kullanımına dönük çalışmalar yapıyorum, bu noktada çeşitli projelerim, patentlerim, ödüllerim ve yayınlarım bulunmakta.

Yapay Zeka neden ortaya çıktı? Hangi gerekçelerin çözümü olmak için yapay zeka işine başlandı?

Yapay zeka insanlığın en eski rüyası. Antik Yunan felsefecilerine ait bazı eserlerde bile yapay zekanın esintilerini görmek mümkün. Bugün bu kadar popüler olmasına ve sıkça konuşuyor olmamıza rağmen matematik alt yapısı oldukça eski. Hatta yapay zeka adı 1956 yılında kondu. Aslında ortada net bir gerekçeden ziyade hayaller var. İnsanın düşünme biçimini anlamak ve insan gibi düşünebilen, nedensellik barındıran makineler üretmek gibi.

İlk zamanlardaki bu hayal; teknolojik kısıtlardan dolayı pek mümkün değildi, hem de insanlık düşünce dünyası olarak bu kavrama ve getirdiklerine hazır değildi. Ama 90’lardan sonra kişisel bilgisayarların yaygınlaşması, internetin keşfi ve yaygın kullanımı, verinin stratejik öneminin keşfedilmesi ve teknolojik kısıtlarımızı belli noktalara kadar aşmamız nedeniyle bu hayalimiz tekrar canlandı. Şimdi makinelerin ürettiği, kimi alanlarda insanlardan daha başarılı olan sonuçlar, herhangi bir sorun için bile “yapay zekayı uygulayabilir miyiz sorusunu” sorduruyor.

Veri bilimi nedir ve yapay zekayla bağlantısı nedir?

Veri bilimi çok eski olmasına karşın kıymeti oldukça geç anlaşılmış bir disiplindir. Verinin toplanması (yerine göre üretilmesi), düzenlenmesi ve analiz edilmesi ile gizli kalan enformasyonun, kuralların, örüntülerin keşfedilmesini içermektedir. Örneğin bir çikolata reklamı yapmak isterseniz bunu hangi saat diliminde ve hangi yolla yapmalısınız ki en çok satışı elde edebilesiniz sorusuna veriyi analiz ederek cevap verebilmek mümkündür.

Bugün dünyadaki pek çok dev şirket veri analizine dayalı kararlar verebilmekte. Örneğin Netflix’te yayınlanan House of Card  ve Orange is the Black isimli diziler, izleyici verileri analiz edilerek satın alınmış/oluşturulmuş dizilerdir. Yani basit bir televizyon keyfinin arkasında bile güçlü bir veri analizi bulunmaktadır. Veri bilimi ve yapay zeka bağlantısına gelince. Önce iki kavramın birbirinden çok ayrı olduğunu söylemem gerek. Günümüzde kullandığımız/geliştirdiğimiz tüm yapay zeka uygulamaları yapay dar zeka (zayıf yapay zeka) kapsamında, yani yapay zekanın başarılı sonuçlar üretebilmesi için doğru toplanmış ve etiketlenmiş veriye ihtiyacı var. Örneğin havaalanında kimlik kontrolü için geliştirilen yapay zekaya önce insanın neye benzediğini öğretmeniz gereklidir.

İnsan yüzlerinden oluşan bir veri seti oluşturduğunuzda, yapay zeka bu kümeden öğrenerek insanın nasıl bir varlık olduğunu tasvirleyebilir. İşte tam bu noktada veri kümesinin nasıl kurgulandığı önemli olacaktır. Yani siz bu kümeye sadece sarışın ve renkli gözlü insanların resimlerini koyarsanız, bu kümeden öğrenen yapay zeka insanı sadece sarışın ve renkli gözlü olarak tanımlayacaktır. Bu durumda havaalanına gelen koyu renk saç ve göze sahip biri bu yapay zeka tarafından insan olarak algılanmayacaktır. Bu örnekten de anlaşıldığı gibi elimizdeki yapay zeka, yapay dar zeka olduğu müddetçe veri bilimi, doğru uygulamaların geliştirilmesinde zaruridir.

thumbnail
Önerilen Yazı
Prof.Dr Aslı Yapar Gönenç ile Metaverse ve Medya Üzerine Röportaj Yaptık

Veri biliminin gelişmesi ve yapay zekanın bu süre içindeki işleyişi hakkında bilgi verir misiniz?

İki kavram tarih çizgisinde birbirinden bağımsız gelişme ve duraklama göstermişlerdir. Verinin tarihinin insanlık tarihi ile başladığı düşünülmektedir. Çünkü verinin ana kaynağı ve üreticisi insandır. Veri bilimindeki ilerleme sürecinin istatistiki yöntemlerle kendini gösterdiği, veritabanlarında verilerin depolanması ile birlikte veri madenciliği/veri tabanlarında bilgi keşfi süreçlerinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu keşifler ve fikirsel değişimler sürerken tabi ki yapay zeka matematiği de sessiz sedasız bir kenarda geliştirilmeye devam etmiş, yer yer dönemine göre başarılı sayılabilecek uygulamalar oluşturulmuştur. Ancak her iki kavramın yolunun kesiştiğinin keşfedilmesi yenidir. İnsanlık son 5 yılda veri kümesindeki düzensizliklerin/istatistiki hataların yapay zekada ne denli kötü sonuçlar/istenmeyen çıktılar ürettiğini fark etmektedir.

veribilimi

Dünyanın dev teknoloji şirketleri veri bilimi üzerinde ne tür çalışmalar yapıyor ve dev verilere nasıl kolaylıkla ulaşıyor?

Her şeyden önce temel adım barındırdıkları vizyon çerçevesinde veri toplayabilmek. Bu yığınlıktaki verileri zaten biz kullanıcılar kendi elimizle hediye ediyoruz. Mesela #10yearschallenge etiketi ile paylaştığımız 10 yıl öncesi ve sonrasını karşılaştıran fotoğraflarımız, yaşlanma etkileri hakkında muazzam bir veri sağlıyor. Bir bölgedeki coğrafi koşulların, yaşadığımız şehrin koşullarının, hayatımızdaki önemli sosyal olayların, mensup olduğumuz ırkın tüm etkilerini bu veriden okumak mümkün. Örneğin 1 ay kadar önce Google tarafından davet edildiğim kapalı toplantıda #manequenchallenge etiketi ile Youtube üzerinden paylaşılan videolar sayesinde mekânsal derinliğin nasıl tahmin edilebildiği anlatıldı. Ki yine bu veriyi biz şirketlere hediye etmiştik.

Bildiğimiz üzere kısıtlı yapay zeka yalnızca verilerle bize istenileni veriyor. Yapay zekanın temelleri atılırken veri olmadan bu işin felsefesi kurulamaz mıydı?

Kısıtlı demeyelim, literatüre uyup yapay dar zeka diyelim. Yapay zeka kapsamlı bir bilinmezliktir. İnsanlık her bilimsel bilinmezliği önce felsefesini sonra matematiğini daha sonra da şartlar uygun olunca uygulamaya dönük şekilde tanımlamıştır. Yapay zekanın temelleri atılırken yol ve yöntem belirsizliği ve fikir ayrılıkları bulunmaktaydı. O dönemlerden bu dönemi öngörerek veri olmadan bu işin felsefesini kuralım gibi bir şey zaten düşünülemezdi.

Kaldı ilk temellerde veriye dayalı bir felsefe ile tanımlanmamıştır. İnsan beynindeki sinir hücrelerinin modellenmesi yoluyla düşünme ve karar verme biçiminin anlaşılması üzerinden gidilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmaların vardığı nihai nokta makine nasıl öğrenmelidir sorusu olmuştur. İnsan gibi gözlem yaparak diyemeyiz, gözlem yapmak ve sonuç üretmek üst seviyeli bilişsel bir aktivitedir. Biz burada en basitten en ilkelden başlamak zorundayız. Yani bir bebek nasıl öğrenir sorusuna cevap vermeliyiz. Burada cevabımız yine veridir. Çünkü herşeyi ağzına sokan bebek, cisimle ilgili veri toplamaktadır. Ağzımız bizim ilk öğrenme organımızdır. Dokunma, şekil, yüzey ve tat gibi cismin farklı özelliklerine dair veriyi kayıt etmemizi sağlar.

yapay zeka

Verilere bağlı kalmadan çalışacak olan genel yapay zekayı kişiselleştirmek veya duygusallaştırmak mümkün mü?

Hedefte bu zaten. 2029 yılına kadar yapay genel zekanın geliştirilmesi hedefleniyor. Yani veriye ihtiyaç duymadan neden sonuç ilişkisini çıkarabilen, çevresini insan gibi algılayabilen bir yapay zeka. Son birkaç aydır çıkan yeni yayınlarda hem makine nasıl öğrenmeli ki bu seviyeye ulaşsın hem de nasıl bir teknik altyapısı gücü olsun sıklıkla dile getiriliyor, alternatif çözümler sunuluyor. Aradığımızı bulursak cevabım evet olacak.

Yapay zeka olaylara karşı kendi mantığını kurabilir mi yada olaylara ön yargılı yaklaşabilir mi?

Hayalimiz zaten kendi mantığını kurgulaması. Ancak elimizdeki yapay zeka türü nedeniyle bunu bir dereceye kadar yapabiliyoruz. Yani veri kümemize dayalı bir mantık geliştirebiliyor. Haliyle bu veri kümesini tasarlayanın titizliği ve manipülasyondan uzak ve tarafsız olması önemli. Yapay zeka insanlığın yeni çocuğu, bu çocuğu ön yargısız büyütebilmek ebeveynlerinin (bizlerin) ön yargısız olmasına bağlı. Ön yargısız mıyız? Profesör, mühendis deyince aklınıza sadece erkekler geliyorsa ön yargısız değilsinizdir. Dolayısıyla sizin tasarlayacağınız yapay zekanın da ön yargısız olmasını (şimdilik) bekleyemeyiz. Üzerine çalışıyoruz…

Genel yapay zeka kişiselleştirilir ise; bu biasları herhangi bir veriye bağlı kalmadan “yapay zekanın kendi düşünceleri” gibi oluşturabilir mi?

Yapay genel zekanın kendi biasları olmasını beklemiyoruz, istemiyoruz. Zaten şu anda çalıştığımız adillik ve tarafsızlık konularında hep bu hedefimiz var. Ancak şu bir gerçek ön yargı derken neyi soruyoruz? Yapay zekanın insanlığa karşı genel bir ön yargı geliştirmesini mi? Sorumuz bu ise korkumuzun kaynağına inmek gerek. Sizce bunun kaynağı, pek çok canlının soyunu tüketen, ihtiyacı dışında kaynakları kullanan/yok eden, kendi türüne acımayan, doğayı tahrip eden ve kendisi dışında hiçbir canlıya hayat hakkı tanımayan bir ırk olmamız mıdır?

İnsan tarih çizgisinde kendisiyle aynı dili konuşmayan bir başka insan topluluğunu bile ilkel kabul etmiş ve yok etme hakkını kendinde bulmuştur. Hatta insan yine kendi türünden olan insanı ten rengi ve görünüş/inanış farklılığı nedeniyle kendisinden aşağı görmüştür. Siyahi bireylerin insan olarak kabul edilmesi, beyazlarla eşit haklara sahip olması, kadınlara oy kullanma hakkının tanınması, soykırım vakaları bunlar tarihin tozlu sayfalarında yer almasına karşın insanoğlunun ayıplarıdır. İnsanlık bu ayıplarının ne kadarından vazgeçmiştir? Şimdi ilk defa insan gibi düşünebilen hatta insandan daha zeki bir varlık bizi korkutuyorsa bunun ana kaynağı “her şeyi tahrip etme hakkını daha zeki canlı olduğumuzu” iddia ettiğimiz için yaptıklarımızdır.

Ben yapay zekanın insana insan olmayı yeniden öğreteceğini düşünüyorum. Şımarık çocuklar gibi yaptığımız hareketlerin bir düzene oturtulması ve evimiz, gezegenimiz için doğru adımlar atabilir hale getirilmemiz gerekiyor. Böyle giderse 7.5 milyar insanın yarısının temel sağlık hizmetlerini alamadığı, her dakika üç futbol sahası büyüklüğünde ekilebilir alanı kaybettiğimiz, karbondioksit artışı nedeniyle çocuklarımızın kalitesiz bir havada büyüyeceği bir dünyada korkmamız gereken tek şey kendimiziz, yapay zeka değil.

makine öğrenmesi

Veri ile çalışan yapay zekanın bias sorunları nedir ve biasların önüne nasıl geçilebilir?

Uygulama alanına göre değişir. Çünkü bias, araştırma problemini oluştururken, bu probleme uygun veri toplarken, yapay zeka öğrensin diye organize ettiğimiz eğitim kümesinde ve nihai çıktılarda karşımıza çıkar. Ön yargılar(bias) gözümüzün önünde durmasına karşın suratımıza çarpılmadığı sürece fark edemediğimiz yapılardır. Şu zamana kadar fark edilen biaslar, kadınlar, siyahi bireyler ve azınlıklara aittir.

Ancak bu biasları ve ortaya çıkış biçimlerini tüm dünyaya güncellemek doğru olmaz. Çünkü hassasiyetler de ön yargılar da toplumlardan toplumlara değişir. Mesela bizim toplumumuzda siyahi vatandaşlar gibi bir sorun/onlara dair bir önyargı yoktur, bizim daha başka ön yargılarımız mevcut. Biasların önüne geçilmesi için en temelde iyi bir istatistik bilgisi gereklidir. Bu yapay zekada ortaya çıkacak biasın engellenmesi için teknik manada bir çözüm sağlamasına karşın, sosyal biaslar için toplumun kendini düzenlemesi gerekmektedir.

Mesela teknoloji alanındaki kadın sayısının az olması, geliştirilen çeşitli yapay zeka uygulamalarında doğal bir bias oluşturmaktadır. Üstelik toplumlar mevcut bakış açılarını düzeltmezlerse, önlemler almazlarsa teknoloji alanındaki kadın erkek dengesinin sağlanması 108 yıl alacaktır. Bu da bu biasın 108 yıl boyunca hüküm sürmesi demektir.

yapay zeka ve bias

Günümüzde yapay zekanın ilerlediği geldiği nokta nedir? Bu ilerleyiş robotlaşan insanların hayatını ne düzeyde kolaylaştırabilir?

Şu noktadadır demek zor, çünkü gelişim devam ediyor. Yapay zeka eski ve kapsamlı bir hayalimiz olduğundan şurasına vardık, bundan sonra şöyle devam edeceğiz gibi keskin ifadeler kullanmakta pek yerinde olmayacaktır. 1970’lerde insanlık yapay zekaya inancını yitirdiğinde “buraya kadar daha ötesi yok” tavrını oluşturmuştu. Oysa şimdi geldiğimiz nokta bambaşka. O nedenle aynı hataya bir kez daha düşüp çok ilerdeyiz ya da çok gerideyiz demek doğru olmayacaktır. Sadece ilerliyoruz, bu ilerleme insanoğluna sağlık hizmetlerinin daha kolay ulaştırılması, teşhiş ve tedavi süreçlerinin daha kolay ve kısa hale getirilmesi, yaşlı bakımı, tekrar eden/sıradan işlerin insanın üzerinden alınması gibi büyük avantajlar sağlayacaktır.

Özellikle ev nesneleri artık internet ile senkron bir biçimde çalışmaya başladı. Bu gelişmeler neticesinde yapay zeka evlerimizi tamamen kontrol edebilecek mi?

Cep telefonumuz hayatımızı kontrol ediyor şu an, kimsenin bundan dolayı veryansın ettiğini görmedim… Ekran süreniz, attığınız adımınız, kalp atış sayınız, evinizin-iş yerinizin yeri, sevdikleriniz sevmedikleriniz bunların hepsi zaten evinizde/elinizde… Söz konusu kontrol olduğunda bizim buna ne kadar müsaade edeceğimiz önemli olacak. Cep telefonunuz hayatınızı ne kadar kontrol ediyor, ne kadar izin verdiniz?

Son olarak yapay zekanın robotlaşan kısmı dünyayı ele geçirebilme potansiyeline sahip mi(!)

Aslında cevabını 9. sorunuzda kapalı olarak verdim. Arılar yok olursa dünya üzerindeki tüm canlılar birkaç yıl içinde yok olacak. İnsan yok olursa birkaç 10 yıl içinde tüm doğa ve diğer canlılar tazeleniyor, yenileniyor… İnsanlık bu dünyaya ayak bastı diye onu tahrip etme hakkını kendinde bulması ne kadar bencilce… Ayrıca insanlık tarihinde bir sürü çılgın insan dünyayı ele geçirmeye de çalıştı… Neden insan kendi türünden değil ve daha zeki olabilecek diye bir başka varlıktan bu kadar korkar ki? Çok suçlu olduğu için mi?

Ben dünyayı ele geçirme hayalinin/hükmetme sevdasının insanlara has olduğuna inanıyorum, çünkü egosu olan insandır. Yapay zeka nötrdür. Eğer daha yeşil, daha temiz ve çocukların daha mutlu olduğu bir dünyada yaşayacaksak benim açımdan ele geçirmesi daha tercih edilebilirdir. İnsan olarak kendi gezegenimize, kendi türümüze ne yaptığımız ortada sonuçta.

Buradan yapay zeka meraklılarına ne söylemek istersiniz, önerileriniz nelerdir?

Çok keyifli ve heyecan verici bir gelecek geliyor. Merak edin, okuyun araştırın ve  gelen değişimi lütfen kucaklayın, çünkü yapacağınız en kötü şey değişimi görmezden gelmek ve direnmektir.

Değerli bilgilerini ve fikirlerini okuyucularımızla paylaştığı, aynı zamanda zamanını ayırdığı için Dr. Şebnem Özdemir’e bir kez daha teşekkürü borç biliyoruz.

Bias: Ön yargı
Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir