Satoshi Nakamoto’nun kimliğini ortaya çıkarma arayışı, teknoloji dünyasını yıllardır sayısız “tavşan deliğine” sürükledi. Ancak son dönemde ortaya atılan ve dijital dünyanın en büyük gizemlerinden birine çözüm öneren yeni bir teori, diğerlerinden çok daha karanlık ve karmaşık bir isme işaret ediyor: Küresel suç dehası Paul Le Roux.
Her şey, Mayıs ayının ortasında bir Pazar öğleden sonra gelen mesajlarla başladı. “Buna dikkatini çekmek istedim,” diye başlayan e-postalar, “Söylentiler yüzeye çıkmaya başladı,” diye devam eden DM’ler… İnsanlar ısrarla şu sorunun cevabını arıyordu: “Paul Le Roux’un Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi olduğunu düşünüyor musunuz?”
Bu soru, Paul Calder Le Roux’un hayatını beş yıl boyunca araştıran, küresel uyuşturucu ve silah imparatorluğunu, programcılık geçmişini ve 2012’de DEA (Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi) tarafından yakalanışını “The Mastermind” kitabında detaylandıran araştırmacı yazar Evan Ratliff için bile şaşırtıcıydı. Ancak kanıtlar, göz ardı edilemeyecek kadar tuhaf bir şekilde hizalanmaya başlamıştı.

Dijital Dehadan Suç İmparatorluğuna: Paul Le Roux Kimdir?
Paul Le Roux, sıradan bir suçlu değil. O, 21. yüzyılın en üretken suçlularından birine dönüşmeden önce yetenekli bir Güney Afrikalı programcıydı. Hayatı, şifreleme (kriptografi) kodlayıcısı olarak başladı ve yüz milyonlarca dolarlık çevrimiçi reçeteli ilaç imparatorluğu kurmasıyla devam etti.
Le Roux’un suç dosyası o kadar kabarık ve çeşitli ki, bir teknoloji dehasının profilinden çok bir Bond kötüsünü andırıyor:
- Amerikan opioid krizini besleyen devasa ilaç ağı.
- Somali’de silahlı milisler tarafından korunan operasyon üsleri.
- Afrika’da altın ve kereste çıkarma operasyonları.
- Hong Kong üzerinden aklanan milyonlarca dolar.
- Seyşeller’de planlanan (ve sonra vazgeçilen) bir darbe girişimi.
- Kuzey Kore’den metamfetamin kaçakçılığı.
- İran için füze güdüm sistemleri ve uyuşturucu teslimatı için dronlar geliştiren mühendis ekibi.
Tüm bu süreçte Le Roux, Manila yeraltı dünyasında paralı askerler ve eski ordu mensuplarından oluşan bir “uygulayıcı” ekibi yönetti. Ancak bu karanlık profilin altında, Bitcoin’in yaratıcısıyla örtüşen teknik bir altyapı yatıyordu.

Fitili Ateşleyen Kıvılcım: Florida Davasındaki Gizemli Dipnot
Le Roux teorisinin yeniden alevlenmesinin ve 4chan ile Hacker News gibi platformlarda tartışılmasının temel nedeni, Florida’daki milyar dolarlık federal bir davada yer alan tek bir dipnottu.
Davanın sanığı, kendisinin Satoshi Nakamoto olduğunu iddia eden ancak topluluk tarafından büyük ölçüde “sahtekar” olarak görülen Avustralyalı bilgisayar bilimcisi Craig Wright. Davacı ise Wright’ın 2013’te ölen iş ortağı Dave Kleiman’ın kardeşi Ira Kleiman. İddiaya göre Wright, ortağı öldükten sonra ortak kazdıkları yüz binlerce Bitcoin’i (bugünkü değeriyle milyarlarca dolar) haksız yere kendi üzerine geçirdi.
Nisan ayında Wright’ın avukatları, bazı ifade tutanaklarının gizlenmesi için bir dilekçe verdi. Gerekçe olarak “ulusal güvenlik endişeleri” ve “suçluların yakalanmasına yardım ettiği kişilerin güvenliği” gösterildi. Ancak avukatlar kritik bir hata yaptı: Paul Calder Le Roux hakkındaki bir haber makalesine ve Wikipedia sayfasına bağlantı içeren bir dipnotu sansürlemeyi unuttular.
Bu küçük hata, devasa bir spekülasyonu doğurdu: Craig Wright, Le Roux’u tanıyordu ve Bitcoin’in arkasındaki ismin o olduğunu biliyordu. Le Roux 2012’den beri ABD gözetiminde hapiste olduğu için Wright, Le Roux’un (Satoshi’nin) orijinal Bitcoin cüzdanlarını ele geçirmeye çalışıyordu.

Le Roux Neden Satoshi Olabilir? Kanıtlar ve Tesadüfler
Bu teori üzerine Le Roux arşivlerini yeniden açan araştırmacılar, şaşırtıcı korelasyonlarla karşılaştı.
1. Teknik Yetkinlik ve E4M Benzerliği
Le Roux, Bitcoin’in yazılım dili olan C++ konusunda uzmandı. Daha da önemlisi, 1990’ların sonunda Encryption for the Masses (E4M) adlı bir disk şifreleme yazılımı geliştirdi. E4M’i yayınlama şekli, Satoshi’nin Bitcoin’i yayınlama şekliyle birebir aynıydı:
- Açık kaynak kodlu paylaşım.
- Kriptografi e-posta listelerinde duyuru.
- Teknik soruları sabırla yanıtlama.
- Arka kapı (backdoor) olmadığına dair ısrar.
E4M’in halefi olarak görülen TrueCrypt yazılımı da benzer şekilde anonim geliştiriciler tarafından sürdürüldü.
2. Dil ve Yazım Tarzı
Satoshi’nin yazılarında hem İngiliz (Commonwealth) İngilizcesi (“colour” gibi yazımlar) hem de Amerikan söz dizimi görülüyordu. Le Roux, Zimbabve ve Güney Afrika’da büyüdü (İngiliz etkisi), Avustralya’da yaşadı ancak 20’li yaşlarının başında ABD’de vakit geçirdi. İkisinin dil kullanımı şaşırtıcı derecede örtüşüyordu.
3. Satoshi’nin E-postaları ve Üslubu
Satoshi, Bitcoin’i yayınlamadan önce dijital para öncüleri Adam Back ve Wei Dai ile iletişime geçti. Adam Back’e gönderilen e-postanın tonu (“Kısa, öz, doğrudan konuya giren”), Le Roux’un yıllar önce başka bir şifreleme uzmanına gönderdiği e-postalarla neredeyse aynıydı.
4. Motivasyon ve Manifesto
Satoshi’nin bankacılık sistemine ve devlet kontrolüne karşı duyduğu güvensizlik, Le Roux’un manifestolarında da mevcuttu. Le Roux, E4M notlarında “Güçlü şifreleme kitlelerin kullanımına sunulmalı” diyordu. Ayrıca Le Roux, yasadışı imparatorluğunu yönetirken bankacılık sisteminin kısıtlamalarıyla bizzat mücadele etmiş, hatta kendi bankasını kurmayı bile düşünmüştü.
5. “Solotshi” Pasaportu
En çarpıcı kanıtlardan biri, Le Roux’un Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden aldığı diplomatik pasaporttu. Pasaporttaki isim: Paul Solotshi Calder Le Roux. Pasaportun veriliş tarihi Ağustos 2008. Satoshi’nin Adam Back ile ilk temas kurduğu tarihten sadece iki hafta önce. “Solotshi” ve “Satoshi” arasındaki fonetik benzerlik ve zamanlama, tesadüf olamayacak kadar yakındı. Le Roux, yeni projesi için takma ad ararken pasaportundaki bu ismi Japonlaştırarak kullanmış olabilir miydi?
6. Zamanlama ve Ortadan Kayboluş
Satoshi, Aralık 2010’da WikiLeaks’in Bitcoin kabul etmeye başlaması üzerine “Arı kovanına çomak soktular” diyerek endişesini dile getirdi ve forumlardan kayboldu. O dönemde Le Roux, Manila’daki ABD büyükelçiliğindeki köstebekleri sayesinde Amerikan hükümetinin peşinde olduğunu biliyordu. Gizlenmek için en geçerli sebebi olan kişi oydu. Satoshi, Nisan 2011’de Gavin Andresen’in CIA’e Bitcoin sunumu yapacağını öğrendikten sonra tamamen iletişimi kesti. Le Roux gibi uluslararası bir suçlu için CIA, iletişimi kesmek için en büyük kırmızı alarmdı.
7. Dokunulmayan Servet (1 Milyon Bitcoin)
Satoshi’nin ilk dönemde kazdığı 1 milyon Bitcoin (bugünkü değeriyle milyarlarca dolar) asla hareket etmedi. Le Roux, 2012’de bir tuzak operasyonla yakalandı ve o tarihten beri hapiste. Özel anahtarlara (private keys) erişimi olmadığı için bu servete dokunamıyor olabilir.

Karşı Argümanlar: Kod Analizi ve Mantık Hataları
Her ne kadar teori “Breaking Bad” tarzı mükemmel bir hikaye sunsa da, teknik analizler bazı soru işaretleri barındırıyor.
Blockstream kurucu ortağı ve Bitcoin geliştiricisi Gregory Maxwell, Le Roux’un E4M kodu ile Bitcoin kodunu karşılaştırdı:
- Biçimlendirme Farkı: E4M ve Bitcoin kodları farklı biçimlendirme stilleri kullanıyor (biri boşluk, diğeri sekme/tab kullanıyor).
- Yorum Satırları: E4M kodları, Bitcoin’e kıyasla çok daha detaylı açıklamalar içeriyor.
- Kriptografik Yaklaşım: Rastgele sayı üretimi gibi teknik konularda iki yazarın yaklaşımları farklılık gösteriyor.
Maxwell’in sonucu netti: “Bu kodların aynı kişi tarafından yazılamayacağını söyleyen kesin bir kanıt yok, ancak aynı kişi tarafından yazıldığını gösteren bir benzerlik de yok. Eğer aynı kişi yazdıysa, aradan geçen 10 yılda stili çok değişmiş ya da kasten gizlemiş olmalı.”
Ayrıca, Le Roux’un hapishane arkadaşı olan ünlü hacker Mir Islam‘ın ifadeleri de kafa karıştırıcı. Mir Islam, Le Roux ile “kripto projeleri” üzerine konuştuklarını ve Le Roux’un her şeyi “can sıkıntısı ve yapabileceğini kanıtlamak için” yaptığını belirtti. Ancak bu “kripto projeleri” Bitcoin miydi, yoksa yeni bir girişim mi, belirsizliğini koruyor.

Sonuç: İhtimal Dışı Değil Ama Kanıt Yok
Paul Le Roux teorisi, Satoshi Nakamoto gizeminde “kağıt üzerinde” en güçlü adaylardan biri olarak duruyor. Teknik beceriler, zamanlama, motivasyon ve ortadan kaybolma hikayesi kusursuz bir şekilde örtüşüyor. Ancak “dumanı tüten bir silah” (kesin kanıt) hala yok.
- Le Roux’un IP adresleri Satoshi ile eşleşmedi.
- E-posta servis sağlayıcıları arasında (GMX, Vistomail) doğrudan bir bağlantı bulunamadı.
- Le Roux’un binlerce web sitesinden hiçbiri o dönemde ödeme yöntemi olarak Bitcoin’i kabul etmedi.
Eğer Paul Le Roux gerçekten Satoshi ise, Ağustos ayında yapılacak duruşmasında verilecek karardan sonra bile Bitcoinlerine erişmesi yıllar sürebilir. Ya da belki de, erken dönem Bitcoin geliştiricisi Laszlo Hanyecz’in dediği gibi: “Gerçek ne olursa olsun, insanların hayal ettiği kadar görkemli olmayacak. Satoshi geri gelse bile, İsa gibi olacak; kimse ona inanmayacak.”
Teknoloji dünyası, 10 milyar dolarlık bu sırrın çözülmesini beklerken, Paul Le Roux hücresinde sessizliğini korumaya devam ediyor.


