MIT’den Devrim: Binalar Gelecekte Batarya Olacak
  1. Anasayfa
  2. Bilim

MIT’den Devrim: Binalar Gelecekte Batarya Olacak

İnsanlığın ezilmiş kireçtaşını suyla karıştırarak çimento yapmaya başlamasının üzerinden 2.000 yıldan fazla zaman geçti ve bu malzeme bugün hala betonun ana bileşeni olarak kullanılıyor. Beton, sudan sonra yeryüzünde en çok kullanılan ikinci maddedir ve MÖ 312’de betondan inşa edilen Roma’daki Aquia Appia su kemeri hala ayaktadır. Bu kadim malzeme, o zamandan beri sürekli kullanımda oldu ve gelişmeye devam etti. Betonla ilgili en ilginç ve ezber bozan gelişmelerden biri ise yakın zamanda Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) bilim insanlarından geldi.

Eylül 2025‘te, üniversitenin İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden dört araştırmacı, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde, elektron ileten karbon betonun, yani ec3‘ün (electron-conducting carbon concrete) faydalarını özetleyen çığır açıcı bir makale yayınladı. Bu ilerleme, betonu sadece bir yapı malzemesi olmanın ötesine taşıyarak onu bir enerji depolama alanına dönüştürmeyi vaat ediyor.

intro 1761666698
Kaynak: MIT ECCC hub

Beton Nasıl Bataryaya Dönüşüyor?

Yıllardır üzerinde çalışılan bu teknoloji, temelde iki ana bileşeni kullanıyor: ultra ince karbon siyahı (neredeyse saf bir karbon tozu) ve bir elektrolit malzeme. Bu ikili, ec3‘ün enerjiyi depolamasına ve serbest bırakmasına izin vererek, herhangi bir beton yapıyı etkili bir şekilde devasa bir bataryaya dönüştürüyor.

Peki, bu sihirbazlık tam olarak nasıl çalışıyor? Sürecin temelinde birkaç bileşen var:

  1. Elektrolit Zengini Çimento: Bu, yapısal ve işlevsel bir temel sağlar ve formülü uygulamaya göre ayarlanabilir.
  2. Karbon Siyahı Parçacıkları: Petrol yanmasının bir yan ürünü olan ve modern lastiklere siyah rengini veren karbon siyahı, betonun doğal gözenekleri boyunca mikroskobik bir iletken ağ (adeta bir kablo ağı) oluşturur.

Bilim insanları bu malzemenin neden bu kadar iyi çalıştığından başta tam olarak emin değillerdi. Ancak yüksek çözünürlüklü bir tarama tekniği (odaklanmış iyon ışını taramalı elektron mikroskobu) kullanarak, bu karbon ağının akımın ec3 içinde o kadar serbest ve verimli hareket etmesine izin verdiğini keşfettiler ki, malzeme esasen bir süper kapasitör haline gelmişti. Süper kapasitörler, çok yoğun enerji depolayabilen ve bu enerjiyi çok hızlı bir şekilde boşaltabilen (veya şarj edebilen) malzemelerdir. Bu teknolojinin potansiyelini anlamak için, 2021’de Avrupalı bir ekibin bir toz zerresinden daha küçük, 1,6 voltluk bir süper kapasitör batarya yaptığını hatırlamakta fayda var.

mit ec3 4
Kaynak: MIT ECCC hub

‘ec3’ün Enerji Yoğunluğu: Bir Evin Duvarı Yeterli Olabilir

MIT mühendisleri, bu teknolojinin enerji yoğunluğunu artırmak için yıllardır çeşitli elektrolitik çözeltiler ve inşaat teknikleri denediler. Ekibin öğrendikleri sayesinde, ec3‘ün enerji yoğunluğu 2023’ten bu yana tam dokuz kat artırıldı.

Bu artıştaki en büyük keşiflerden biri üretim tekniğindeki değişiklik oldu. Araştırmacılar, elektroliti sertleşmiş ec3‘e sonradan eklemek yerine, doğrudan betonun karışım suyuna dahil ettiklerinde, elektrolitin malzemeye çok daha iyi nüfuz ettiğini ve malzemeyi daha da güçlü hale getirdiğini fark ettiler.

En iyi performansı ise organik elektrolitler gösterdi. Özellikle, yaygın olarak dezenfektan spreylerde bulunan kuaterner amonyum tuzları ile ilaçtan bataryalara kadar her şeyin üretiminde kullanılan bir çözücü olan asetonitril‘in belirli bir kombinasyonu son derece etkili oldu.

Peki, bu yeni malzemenin enerji kapasitesi ne kadar?

  • 1 metreküp (~35 fit küp) ec3 içinde yaklaşık 2 kilovat elektrik depolanabiliyor. MIT, bu miktarın ortalama bir ev buzdolabını yaklaşık bir gün çalıştırmak için yeterli olduğunu belirtiyor. (1 metreküp, kabaca 200 bovling topunun veya 1.500 adet 20 onsluk içeceğin kapladığı alana eşdeğer.)
  • Yapılan basın açıklamasına göre, ec3‘ün en son versiyonu, ortalama bir evi bir gün boyunca çalıştırmaya yetecek kadar enerjiyi yaklaşık 5 metreküplük (~176 fit küp) bir hacme sığdırabiliyor. Bu, kabaca tek bir bodrum duvarına denk gelen bir miktar.

MIT’deki bilim insanları, ec3‘ün enerji yoğunluğunun lityum-iyon pillerin çok altında olduğunu kabul ediyorlar. Ancak asıl devrim yoğunlukta değil, ölçekte yatıyor. Her yıl 33 milyar ton beton kullanıldığı düşünüldüğünde, bu teknoloji dünyanın enerji depolama ve kullanma şeklini kökten değiştirme potansiyeline sahip.

mit ec3 2
Kaynak: MIT ECCC hub

Geleceği Güçlendirmek: Sadece Batarya Değil, Teşhis Aracı

ec3, akademi dünyasının sınırlarından çoktan kurtularak gerçek dünya uygulamalarına adım atmış durumda.

  • Japonya’da, ec3‘ten yapılmış ısıtmalı kaldırım levhaları, kışın tuzlamaya potansiyel bir alternatif olarak test ediliyor.

Ancak MIT araştırmacıları bunun sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu umuyor. Park plazalarından köprülere kadar her şeyin bir gün devasa bataryalar olarak işlev görebileceği bir dünya hayal ediyorlar. MIT ekibi, ec3‘ün kapasitif (enerji depolama) ve iletken (enerji aktarma) elemanlarının, betonun kendisi kadar uzun ömürlü olmasını bekliyor, bu da onu mükemmel bir uzun vadeli yatırım haline getiriyor.

Tesadüfi Keşif: Kendi Sağlığını İzleyen Köprüler

ec3‘ün enerji depolama özelliğinin yanı sıra, araştırmacılar neredeyse kazara ikinci ve bir o kadar önemli bir özelliğini daha keşfettiler: teşhis aracı olma potansiyeli.

Araştırmacılar, test için kendi kendini destekleyen ve tek bir LED ışığı yakan minyatür bir ec3 kemeri inşa ettiler. Kemerin bütünlüğünü test etmek için üzerine ek ağırlık (stres) uygulandığında, LED ışığın titremeye başladığını fark ettiler. Bu durum, karbon siyahının fraktal ağının, yapı içindeki strese veya hasara tepki verebildiğini ortaya koydu.

Bu keşif, geleceğin teknolojisi için muazzam bir kapı aralıyor. Araştırma ekibi artık;

  • Elektrikli arabaları şarj eden otoparklar,
  • Şebekeden bağımsız (off-grid) evlere güç sağlayan temeller ve verandalar,
  • Ve en önemlisi, kendi yaşlanmalarını ve yapısal sağlıklarını izleyebilen köprüler hayal ediyor.

ec3‘ten yapılan bir köprü, yapısal bir hasar veya aşırı yüklenme algıladığında, bakım ekiplerine felaket yaşanmadan önce gerçek zamanlı veri gönderebilir. Bu kadim malzeme, MIT’nin dokunuşuyla sadece akıllı değil, aynı zamanda “hissedebilen” bir yapıya bürünüyor.

mit ec3 scaled
Kaynak: MIT ECCC hub

Sıkça Sorulan Sorular

  1. ‘ec3’ nedir ve nasıl çalışır?

    electron-conducting carbon concrete), MIT tarafından geliştirilen, enerji depolayabilen iletken bir beton türüdür. Çimentoya ultra ince karbon siyahı ve bir elektrolit (özellikle kuaterner amonyum tuzları ve asetonitril) karıştırılarak üretilir. Karbon siyahı, beton içinde mikroskobik bir kablo ağı oluşturarak malzemenin bir süper kapasitör gibi davranmasını ve elektrik enerjisi depolamasını sağlar.

  2. ec3’ün enerji yoğunluğu lityum-iyon pillerle karşılaştırıldığında nasıldır?

    Enerji yoğunluğu lityum-iyon pillerden çok daha düşüktür. Ancak, ec3‘ün avantajı hacim ve ölçeklenebilirliktir. Her yıl milyarlarca ton beton kullanıldığı için, binaların temelleri, duvarları ve yolları gibi devasa yapılar enerji depolayarak bu yoğunluk açığını kapatabilir. Sadece 5 metreküplük bir ec3 duvarının, ortalama bir evin günlük enerji ihtiyacını karşılayabileceği belirtilmektedir.

  3. ec3’ün enerji depolama dışında bir faydası var mı?

    Evet. MIT araştırmacıları tesadüfen malzemenin bir teşhis aracı olarak da çalışabildiğini keşfetmişlerdir. İçindeki iletken karbon ağı, yapısal strese veya hasara karşı (örneğin aşırı yük veya çatlak) tepki verir. Bu, gelecekte ec3‘ten yapılan köprülerin veya binaların kendi yapısal sağlıklarını gerçek zamanlı olarak izleyebileceği ve bir hasar durumunda uyarı verebileceği anlamına gelmektedir.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir