Türkiye’nin İlk Yerli Yangın Helikopteri T925 Tanıtıldı

Türkiye’nin havacılık ve savunma sanayindeki milli teknoloji hamlelerine tarihi bir halka daha eklendi. Ülkemizin gökyüzündeki gururu Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ), tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği T925 Genel Maksat Helikopteri‘nin orman yangınlarıyla mücadele için özel olarak yapılandırılmış ilk modelini kamuoyuna tanıttı. Bu stratejik tanıtım, Orman Genel Müdürlüğü (OGM) koordinasyonunda düzenlenen İstanbul Orman İnovasyon Haftası kapsamında gerçekleştirildi.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, Bayraktar TB2 İnsansız Hava Aracı gibi orman yangınlarıyla mücadelede kritik rol oynayan diğer milli teknolojilerin yanında sergilenen T925, yangın söndürme görevlerine özel olarak entegre edilen donanımıyla tüm dikkatleri üzerine çekti. Bu gelişme, Türkiye’nin özellikle son yıllarda büyük bir ulusal mücadele verdiği orman yangınlarına karşı elini güçlendirecek ve dışa bağımlılığı azaltacak dev bir adım olarak nitelendiriliyor.

T925: Gökyüzündeki Yeni Güç

T925, TUSAŞ’ın T625 Gökbey helikopterinden sonra geliştirdiği, 11 ton sınıfındaki çok amaçlı bir platformdur. “Genel Maksat” tanımı, bu helikopterin askeri ve sivil alanda sayısız görevi yerine getirebilecek esnek bir altyapıya sahip olduğunu göstermektedir. OGM için hazırlanan bu özel konfigürasyon ise, Türkiye’nin coğrafi koşulları ve yangınla mücadele ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlandı.

Tanıtılan helikopterin teknik özellikleri, onun neden bu kadar stratejik bir varlık olduğunu açıkça ortaya koyuyor. T925, tek seferde tam 4 ton su taşıma kapasitesine sahip. Bu yüksek kapasite, yangınlara daha etkili ve kesintisiz müdahale imkanı tanıyacak. Helikopter, yaklaşık 3 saat havada kalabiliyor; bu da yakıt ikmaline ihtiyaç duymadan yangın sahasında uzun süre görev yapabilmesi, hem su atma hem de komuta-kontrol ve keşif görevlerini sürdürebilmesi anlamına geliyor.

Türkiye Coğrafyasına Özel Tasarım: Yüksek İrtifa ve Sıcaklık Performansı

Türkiye’deki orman yangınlarının büyük bir kısmı, yaz aylarının kavurucu sıcaklarında ve genellikle dağlık, yani yüksek irtifalı bölgelerde meydana gelmektedir. Helikopterler için yüksek sıcaklık ve yüksek irtifa, havanın yoğunluğunun düşmesi nedeniyle motor ve rotor performansını doğrudan olumsuz etkileyen en zorlu koşullardır.

T925, tam da bu zorlu senaryolar için geliştirilmiş yüksek sıcaklık ve yüksek irtifa performansıyla ön plana çıkıyor. Bu özellik, helikopterin Ege ve Akdeniz’in sarp dağlarında, en sıcak günlerde bile güç kaybetmeden etkin bir şekilde su atabilmesini ve personel taşıyabilmesini garanti altına alıyor. Bu mühendislik kabiliyeti, T925’i ithal edilen birçok benzer platformdan ayırarak, onu Türkiye’nin “terzi usulü” çözümü haline getiriyor.

Sadece Bir Tanker Değil: Çok Yönlü Görev Platformu

T925‘i değerli kılan tek özelliği su atma kapasitesi değil. Helikopter, toplam 19 kişilik mürettebat kapasitesiyle yangınla mücadelede çok yönlü bir rol üstlenecek. Bu geniş iç hacim, helikopterin sadece alevlere su taşıyan bir tanker olmasının ötesinde, yangın bölgesine hızla orman işçileri, arama-kurtarma ekipleri veya ilk yardım personeli intikal ettirebilmesini sağlıyor.

Yangınla mücadelede kara ekiplerinin rolü hayati önem taşırken, T925 bu ekipleri en kritik noktalara havadan indirerek müdahalenin etkinliğini katbekat artıracak. Aynı zamanda, yangın bölgesinde mahsur kalan vatandaşların veya personelin tahliyesi için de kullanılabilecek.

Platformun “Genel Maksat” doğası gereği, T925 sadece yangın sezonunda kullanılan bir araç olmayacak. Yılın 365 günü, başta arama-kurtarma operasyonları ve hava ambulansı hizmetleri olmak üzere birçok farklı alanda aktif şekilde görev yapabilecek. Bu, yapılan yatırımın ulusal bir kazanıma dönüşerek her türlü afette milletin hizmetinde olacağı anlamına geliyor.

Stratejik Takvim: İlk Uçuş 2026, Teslimat 2028

TUSAŞ tarafından yürütülen geliştirme süreci takvime uygun olarak ilerliyor. Edinilen bilgilere göre, T925 platformunun ilk uçuşunu 2026 yılında gerçekleştirmesi hedefleniyor. Bu ilk uçuş, helikopterin sertifikasyon ve olgunlaştırma sürecinin başlangıcı olacak.

Yoğun test ve sertifikasyon aşamalarının tamamlanmasının ardından, ilk yerli yangın söndürme helikopterinin 2028 yılında teslim edilerek Orman Genel Müdürlüğü envanterine girmesi planlanıyor. Bu tarih, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesinde dışa bağımlılığın azaldığı ve milli bir gücün göreve başladığı bir milat olacak.

“Artık Kendi Helikopterimizi Kullanacağız”

Etkinlikte konuşan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, T925‘in Türkiye için taşıdığı stratejik öneme vurgu yaptı. Karacabey, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“T925 ile birlikte orman yangınlarıyla mücadelede artık kendi helikopterimizi kullanıyor olacağız. Bu, hem milli teknoloji gücümüzün hem de doğaya karşı sorumluluğumuzun en somut göstergesidir. Türkiye artık bu alanda da kendi ayakları üzerinde duran, kendi imkanlarıyla çözüm üreten bir ülke konumundadır.”

Bu sözler, özellikle son yıllarda yangın sezonlarında yurt dışından yapılan ve yüksek maliyetlere neden olan helikopter kiralama tartışmalarına da bir yanıt niteliği taşıyor. Milli bir filonun oluşturulması, hem ekonomik hem de stratejik açıdan Türkiye’nin elini güçlendirecek. İstanbul Orman İnovasyon Haftası‘nda Bayraktar TB2 ile yan yana sergilenmesi, gelecekte yangınların İHA’lar ile anlık tespit edilip, T925 gibi milli platformlarla saniyeler içinde müdahale edileceği yeni bir mücadele konseptinin de habercisi niteliğinde.

Sıkça Sorulan Sorular