Küresel ekonomik gelişmelerle çalkantılı bir yıl yaşayan benzin fiyatları, yılın başından bu yana %20’den fazla yükseldi. Fiyat artışlarının toplu taşımaya ve ulaşım maliyetlerine etkisi, tüketicileri daha güvenli, çevreci ve hesaplı bir yol sunan e-scooter’lara yönlendirdi.
Küresel ekonomik gelişmeler, emtia fiyatlarını dalgalı bir zemine taşırken, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü üyelerini ve müttefiklerini temsil eden OPEC+, 2 milyon varillik arz kesintisiyle petroldeki fiyat artışlarını tetikledi. Bu artış trendi akaryakıt fiyatlarında da görülürken, Ycharts tarafından derlenen verilere göre ABD’de perakende benzin fiyatları %20’nin üzerinde yükseldi.
Artan maliyetlerin pompaya ve toplu taşıma fiyatlarına yansıması ise tüketicileri alternatif ulaşım araçları kullanmaya yöneltti. Park yeri arama, trafiğe takılma, toplu taşıma saatlerine uyma gibi zorunlulukları ortadan kaldıran elektrikli scooter’lar, özellikle büyükşehirlerde yayaların kısa mesafelerde kullandığı güvenli, ekonomik, çevre dostu bir seçeneğe dönüştü. ABD ve Avrupa’da yaygın bir ağa sahip olan ve 2022 itibarıyla Türkiye’de üç şehirde faaliyet göstermeye başlayan LINK by Superpedestrian, ülkemizde mikromobiliteye dair son trendleri değerlendirdi.
Kullanım dakikası üzerinden ücretlendirme modelinin tüketiciler tarafından kolaylıkla kabul gördüğünü belirten LINK by Superpedestrian Küresel Pazar Geliştirme ve Strateji Başkanı Haya Douidri, “Özellikle kısa mesafelerde metro, otobüs, metrobüs ya da dolmuş beklemek zaman kayıplarına sebep oluyor. Öte yandan bu araçlarda yaşanan deneyim de yolcuları çoğunlukla memnun etmiyor. Akaryakıt zamlarını göz önünde bulundurduğumuzda kişisel otomobilleri kullanmanın maliyetleri kısa mesafe yolculuklara değmiyor. LINK by Superpedestrian olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’de 4 bini aşkın e-scooter’ımızla, güvenli ve hızlı ulaşımın yeni yolunu sunuyoruz” dedi.
Sürüş ve çevre güvenliğine odaklı tasarım
McKinsey’in yürüttüğü bir anket, tüketicilerin %70’inin mikromobilite çözümlerine sıcak baktığını, gündelik yolculuklarında bu çözümlerden en az birini tercih ettiğini ortaya kondu. Raporda sektörün 2030’a kadar 500 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmin edilirken, çekimser tüketicilerin sürüş güvenliğine ilişkin endişeleri de azalmaya başladı. Küçük olması ve ayakta kullanılması gibi durumların oluşturabileceği sürüş risklerinin güvenliği esas alan bir tasarım yaklaşımıyla çözülebileceğini vurgulayan Haya Douidri, “LINK by Superpedestrian olarak sunduğumuz e-scooter’lar üç bağımsız fren içeriyor.
Daha geniş ve daha uzun bir gövdeyle gelen LINK scooter’lar, uzun menzilli bataryaları ve görünürlüğü yüksek renk, ışık ve reflektörleriyle yolcu güvenliğini önceliyor. Öte yandan devrilme algılama sistemi sayesinde LINK scooter’ların bırakıldığı bölgelerde de güvenlik riskleri ve görüntü kirliliği oluşmuyor. Devrilen scooter’lar, saha ekibimiz tarafından günlük yaşamı engellemeyecek biçimde yeniden konumlandırılıyor. Şehir planlama uzmanları ve MIT mühendisleri tarafından yüksek kaliteli malzemelerle tasarlanan, yapay zeka destekli sensörler ve mikroişlemcilerle güçlendirilen yazılımlar, LINK by Superpedestrian e-scooter’larının güçlü yönleri arasında sıralanıyor” dedi.
29 bin otomobilin yıllık karbon emisyonunu siliyor
Bugün 11’i aşkın ülkede, 60’tan fazla şehirde faaliyet gösterdiklerini ifade eden LINK by Superpedestrian Küresel Pazar Geliştirme ve Strateji Başkanı Haya Douidri, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Mikromobilite, akıllı şehirlere ulaşmanın anahtarını sunan kavramlardan biri olarak giderek popülerleşiyor. McKinsey’in araştırması, 10 kullanıcıdan üçünün elektrikli scooter’ları metro, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında da taşıyabilme olanağı istediğini kaydederken, belediyelerin bu yöndeki uygulamalarının artması, Türkiye’de de bu yeni ulaşım konseptinin benimsendiğini gösteriyor. Birleşik Krallık’ta yürütülen bir araştırmanın, elektrikli scooter’ların 29 bin otomobilin yıllık emisyonuna denk gelen 44 bin tondan fazla karbon salımını önleyebileceğini gösterdiği düşünüldüğünde, e-scooter’ların faydaları güvenlik, hız ve düşük maliyetlerle sınırlı kalmıyor. Ulaşımın yeni yolu, sürdürülebilir geleceğe de katkıda bulunuyor.”